17 Ağustos 2012

Hüseyin Keskin- Burak Yılmaz: Tanıdık Bir Masal

Geçmişte olduğu gibi taraftarı bir nevi Çernobil etkisi altına alan bir transfer döneminin daha ardından yeni sezonun arifesindeyiz. Ali Kemaller ile başlayan İstanbul taarruzlarına her dönem kulübün menfaatlerini öne sürerek göz yuman yönetenler, kötü huylu tümörlerin oluşmasına fırsat verdiler. Ve bu kötü huylu tümörlerin bir özelliği de yalnızca bulundukları organa zarar vermekle kalmayıp metastaz yapmalarıdır. Bir türlü kurtulamadığımız bu illet Selçuk İnan’la hortlamış, metastatik tümörleri ise Umut Bulut ve Burak Yılmaz olmuştur.
Üç sezon önce devre arasında Fenerbahçe’den takas olarak gönderilirken kimsenin aklına gelmezdi  Trabzonspor formasıyla 75 maçta 55 gol atacağı. Son vuruşlarındaki becerisini geliştirmesinin yanında 17 numaranın değişimi rakip savunma oyuncularına attığı sert bakışlarla, kaleyi gördüğü anda mesafe tanımaksızın çektiği şutlarıyla, kaçırdığı penaltılara rağmen ısrarla beyaz noktaya gitmesiyle kendisinden ne kadar emin olduğunun da izlerini göstermeye başladı. Lakin bu özgüveninin altında yatan kibri zaman zaman içinden bir canavarın çıkmasıyla ya da son derece basit bir vuruşu kaçırmasıyla sonuçlanıyordu. O canavar San Mames’te ortaya çıkarak takımını neredeyse 90 dakika eksik bırakmış, fakat en büyük cezayı yine kendisi çekmiş ve Şampiyonlar Ligi’nde üç maç eksik boy göstermesine neden olmuştur. TRT’de katıldığı programda Beşiktaşlı olduğunu söylemesiyle bir grup taraftarın gözünde irtifa kaybetmişse de iki sezon önce İnönü’de kırık burunla verdiği mücadele ve attığı golü “samimiyetidir” diyerek savunmamı Galatasaray’a çok şık olmayan bir şekilde transferiyle boşa çıkarmıştır. Mücadeleci kişiliğinin bordo-mavinin kafa tutan yapısıyla bütünleşmesiyle “kral”lığa oturan Burak’ın, zikzaklı kariyerinde düşüş çizgilerini gösteren İstanbul’un bu kez neyi göstereceğini merakla bekliyorum.
Erken teşhisin yanında hastalıkların tedavisinde bağışıklık sisteminin rolü önemlidir. Güçlü bir bağışıklık sistemi ile hastalıkla mücadele kolaylaşır. Aksi takdirde gelecek yıllarda Volkan Şen’in, Soner Aydoğdu’nun, Olcan Adın’ın transferlerini de vahlar tühler arasında konuşmaya devam ederiz. En azından sağlıklı olan organlarımızın kıymetini bilelim.
Dün Bugün
Galatasaray’ın müzesinde henüz UEFA Kupası’nın olmadığı yıllar. 97 ya da 98 olabilir. Kuzenim beni kızdırmak için kesip sakladığı Fanatik’in ilk sayfasını gülerek elime tutuşturdu. Seremonide çekilmiş bir fotoğraf tüm sayfayı kaplıyordu ve manşette “Terim’in Hayalindeki Cimbom” yazıyordu. İşin esprisi ise şuydu: Galatasaraylı futbolcuların yerlerine photoshopla Hami, Ogün, Abdullah, Ünal ve Tolunay’ın kafalarını yerleştirmişlerdi. Yıllar geçti İmperatore hayalinden vazgeçmedi. Ne diyelim hayrını görsün.